BURÇLARIN GÜCÜ!  

Yazan by: İpek

Bazen bir kelime, bir resim veya bir olay birden başka bir konunun doğmasına neden olur. Yaşadığım aynen böyle bir şeydi ve ben de bu olayın insanlar üzerindeki etkisini incelemeye başladım.

Aslına bakarsanız burçlar hayatımızda çok eskiden beri var olup insanoğlunun yaşamına yüzyıllardır yön vermekte. Niyetim burçların tarihini anlatmak falan değil. Sadece son günlerde duyduğum “uyumlu burç, uyumsuz burç” söylentilerini düşününce, insanların geçimsizliğine bahane yaratmak adına yeni yani çok eski bir yöntemin tekrar gündeme getirildiğini gördüm.

Bundan altı yıl önce üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan bir edebiyatçının, eşinden boşanma sebebi olarak söylediği bahaneyi anımsayınca, konumuzun sadece cahil kesimle ilintili olmadığını fark ettim. Bu arkadaşımız, karısının koç kendisinin de oğlak burcu olmasından dolayı hiç geçinemediklerini anlatmıştı. Ama burçların dışındaki şu “güççük!” ayrıntıyı da atlamıştı. Bu Casanova, yemeğe düşkün olduğu gibi kadınlara da düşkündü. Üniversitede çıkmadığı kız öğrencinin kalmadığı söylenmekteydi. Evlilikleri boyunca, eline bir ekmek bile alıp evine gitmemişti. Çünkü elinde poşet taşımak, karizmaya tersti. Kadın, sübyancı kocasına daha fazla dayanamadı ve boşanma davası açtı. Boşanma bittikten sonra bizim hoca “Acaba hangi burçla daha iyi anlaşırım?” sorusuna yanıt bulmak adına on iki burçluk bir liste daha yaptı. Sonuç olarak, koç burcu ile anlaşamadığına karar verip, tezini diğer burçlar üzerinde yoğunlaştırmaya başladı. Suçlu mu kim? Kesinlikle burçlar

İşte bu olayı hatırlamaya başladığımda, çevremdeki insanlara da bu konu ile ilgili sorular sordum. “Burçlara inanır mısın? Eş ve arkadaş seçiminde burçların etkisi ne derece rol oynar?”gibi ardı ardına gelen bir yığın anlamsız soru yönelttim. Bir kısmı inanmadıkları halde her sabah gazetede burcunu okuduğunu ve bunun da alışkanlıktan kaynaklandığını söyledi. Ancak birçoğu da inandıklarını ve seçimlerinde burç uyumuna dikkat ettiklerini söyledi. Hatta bu konu o kadar ciddi boyutlara taşınmıştı ki kadınlar çocuklarını bile kendi burçlarına uyumlu doğsun diye olasılık hesapları yapıp kombinasyon soruları çözmeye başlamışlar. “Sanki çocuğu kendi burcuna uyumsuz bir ayda doğarsa çöpe atacak.”

Bu konuyu sakın sıradan bir olay olarak görmeyin! Televizyonda bile her gün “burçların uyumu” diye bas bas bağıran insanların gittikçe kaderci pardon burççu olmalarına şaşmamak lazım. Yetmiş yaşındaki teyzem bile evlatlarını sorgular oldu. Evladının kendini ziyaret etmemesinin sebebi olarak, yükseleninin ona kattığı asi ruhtan kaynaklandığına inanıyor.

Vay anam vay! Annem hep “Edepsizliğin ismi stres, boşanmanın adı da dünya görüşü farklılığı oldu.” derdi. Büyük kadınmış vesselam… Anam babamla evlenirken ne burç uyumuna nede elektrik alma hikâyesine baktı. Evine, arabasına veya dünya görüşüne… Sadece sevdi! Sevginin içine katmadı bu yabancı kelimeleri.

Anacığım belki değişmedi ama onun yaşıtları çoktan küresel dünyanın içinde yerini aldı. Eş aramak için televizyonlara çıkıp “ Fiziği şöyle olsun, yaşı küçük, parası çok olsun.” diye ahkâm keser oldular. Bu aradıkları özelliklerin hepsini bulsalar bile karşıda oturan Burççu Teyze “Uyum yok!” diye kükrediğinde, dedelerimin ve ninelerimin içini bir kurt kemirmeye başlayıp, “Beni taşıyamaz.” lafları ile eş adayını postalamayı bile öğrendiler.

Gördüğüm o ki burç dediğimiz illet bir tek para ve güzellikte önemsizleşiyor. O vakit her şey önemini yitiriyor ve tamamen “duygusallık” ön plana çıkıyor. Bütün trafolar bu ikili için elektrik nakletmeye başlıyor. Yaş yetmiş iş bitmiş hikâyesi de alınan yüksek volttaki elektrik sayesinde hücre yeniliyor. Annem bu yaştaki insanların “Elektrik alamadım.” gibi sözlerini dinleyince “ Allah seni bildiği gibi yapsın! Bu yaşta alacağın elektrik senin şartellerini attırır. Bak sen buna! Bir de neler istiyor?” diye söylenip duruyor. Acaba annemi de oraya yollasam mı? Şöyle evi, arabası olan annemi taşıyabilecek “sırtında”, spor yapan bir cici baba bulabilir mi? Ama annem burcunu bilmiyor. Annesi bir kış günü doğduğunu söylemiş. O yüzden hiçbir zaman uyumlu bir eşe sahip olamayacak.

Bundan sonra sevgilinizden ayrılmak için bahane bulmanıza gerek kalmadı. “Seni çok seviyorum ama birlikte olmamıza burçlarımız mani oluyor. Burçlarımız utansın!” dediniz mi iş tamamdır. Eşinizle kavga ederken bile bunu kullanabilirsiniz. “Aslında seninle kavga etmek istemiyorum ama buna sebep olan senin annen. Ay! Annen değil burçlarımızzzzzz… Ben yapmadım burçlar yaptı.

Valla ben bu işi çok sevdim. Burçların neden olduğu bir yığın bahane üretebilirim. Mesela mı? Buyrun:
—Hayatım, ekonomik olarak çok zor durumda olduğumuzu biliyorum. Kahretsin ki sık sık değişiklik yapma isteği olan bir burca sahibim.
—Aslında anneni çok seviyorum. Anlaşamamamızın tek nedeni burç uyuşmazlığı… Hırrrr…
—Canım, seni aldattığıma mutlu olduğumu mu zannediyorsun? Aşk adamı olmam benim hatam değil. Beni bu hale getiren taşıdığım burcun yaptırımları!
—Eğer her girdiğim işten atılıyorsam bu benim başarısızlığımdan kaynaklanmıyor. Burcum emir altında çalışmamı engelliyor.
—Çok zeki, lider ve girişimci olmam suçsa bu suç tamamen burcuma ait.
— Bugün işe gidemem. Mars’ın olumsuz çekim gücü beni kuşatmış durumda.
—Yemek davetini kabul etmek isterdim ama burcum bu aralar sanatsal olaylarla “Ressamla çıkacam leynn!” ilgilenmemi öneriyor.
—Hâkim Bey, şiddetli burç çatışması içindeyiz! Lütfen bizi boşayın.
—Baba, sınıfta kaldım. Kızmadan önce lütfen beni dinle. Venüs’ün çalkantılı durumu başarısız bir yıl geçireceğimi zaten sene başında söylemişti.

Gördüğünüz gibi ne hayalin nede bahane üstüne bahane üretmenin sınırı var. Artık biz de yeni modaya uymak zorundayız. Karşındaki adamdan daha iyilerine layık olduğunu mu düşünüyorsun? O zaman “Elentürük alamadım.” de ve gerilim hattına doğru yol al. “Beni taşıyamadı.” mı diyorsun? “Öküz gibi yersen olacağı buydu!” derim ama formata aykırı olur. O yüzden format gereği seni taşıyabilecek cebü güçlü, guvvetlü, gaslu ve de jiplü birine doğru yelken açmanın en güzel yolu “Beni taşıyabilecek birini arıyorum.”demek olur. Diğer bütün davranışların için de burçları suçlayabilirsin. Her amaca hizmet etmekte… Yeter ki sorumluluk alma!

Bu yazımı da annemden seçme incilerle bitirmek istiyorum. Ayyy!… Galiba yine ayıpçı bir laf yazacağım.

“ Osuruklu döte arpa ekmeği bahane!”

Ama böyle ayıpçı olmak benim suçum değil ki! Bunları bana burcum yazdırıyor. Ben ister miydim böyle ayıpçı sözler yazıp sizleri utandırmayı?

_Evet isterdim. Hahayttt…

Allah’ım ruhumu kötü bir burç istila etti.

Burçların gücü adına!
Suçsuzum, suçsuzum, suçsuzum!


This entry was posted on 07:52 and is filed under . You can leave a response and follow any responses to this entry through the Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom) .

7 yorum

:) yazınız hoş bir anıyı anımsamama sebeb oldu..Tv de muazzez abacıya yine bir burççu teyze kızı ile çok zıt burç olduklarını ve nasıl anlaşabildiklerine şaşırdığını söylüyordu..
Muazzez Abacı o kadın kadın sesiyle "Benim yüreğim en başta kızımla anlaşmaya dünden razı neden anlaşamayayım ki dedi..Kadının boş lafını suratına çarptı..Siz de aynısını yapmışsınız..
"Sevgi anlaşmak değildir nedensizde sevilir":)
Sevgiyle kalın
SOZ

lal çok teşekkür ederim. Ama burcun benimkine uyumlu değilse anlaşmamız mümkün değil.:) Koç burcuna uyumlu olanlar bloğumdaki yazıları okuyabilir.Söylemedi demeyin!:))))

imlası bozuk örtmenim bir ara mailini ve şifreni yolla bloğuna tema ayarlayım, birde nasıl istiyorsun söylersen bir fikrim olur ;)

İpek,ben çok duygusal bir insanım,sulu gözlüyüm,sürekli ağlarım.Çünkü kahretsin ki balık burcuyum.Bu yazı beni çok duygulandırdı.Ühüü ühüü ühüü:))))

Oy, oy, oy!... Gıyamam ben sağa... Baluğum benüm. Datlum gıymatlum... O vakıt; benim güççük kardeşün olduğumu ve seninle aramızda çok fazla ay farku olduğunu neden unuttuğun da böylece açuğa çıkmuş oldu.Canum benümmm...

Bak, bak, bak!... Siminya'ya bak! İmlam bozuk, öyle mü???? Kulağını çekip uzatayım da gör gününü! Her bişiyi yolladum canum. Şimdiden teşkürlerümü sunarum.

http://www.duygubank.com/?p=205

böyle bir şey sanırım

Yorum Gönder