BIKTIM KİRACILIKTAN!
YazanBen toplumumuzdaki birçok insan gibi kiracı ve mağdur edilenim. Evi olmayan, boynu bükük, mülk sahibi ne derse onu yapmak zorunda olan biriyim.
Kahrolası dünyada kafamı sokacak kendime ait bırakın bir evi bir kümesim bile yok. Hal böyle olunca da ev sahiplerine muhtaç oluyorsunuz.
Maaşımı aldığımda her memur gibi evime ekmek bile almadan ev sahibine kirayı veriyorum. Böylece evin bir ay bana ait olduğunu hissetmek istiyorum. Ama maalesef bu böyle olmuyor. Neden mi? Bakın şimdi…
Bu eve geçen yaz taşındım. Ev sahibi evin kalorifer, güneş enerji ve kapıcısının olduğunu söyledi. Aman ne güzel dedim. Sonra ev sahibi dinimi, hangi mezhepten olduğumu, etnik kökenime varıncaya kadar sordu. Bu sorulardan tam puan alınca sözleşme yaptık. Ben o hengame içinde eve alıcı gözüyle bakmadım. Zaten böyle bir bakış tarzı da bu maaşla olmaz. Her neyse konuyu dağıtmadan devam edeyim. Bir hafta içinde ben eve taşındım. Taşındım taşınmasına da evde kalorifer peteklerini göremedim. Hemen ev sahibini çağırıp sordum. Bana daha yapılmadığını ancak bu ay başlayacaklarını söyledi. Evde eşya varken kalorifer tesisatının döşenmesinin ne demek olduğunu, başından geçenler bilir. Bunu anlatmak bile istemiyorum. Neyse, ben bir ay sonra evde sekiz işçi ile birlikte on beş gün cebelleştim. Artık rahat edecektim.
Kış yüzünü göstermeye başladığında ev sahibine ne zaman kaloriferlerin yanacağını sordum. Duyduğum cevap inanılmazdı. Daha kazanı taktırmadığını söyledi. Biz, ya sabır diyerek Aralık ayına kadar kendi imkanlarımızla ısınmaya çalıştık. Sonunda beklenen gün geldi. 25 Aralık günü merasimle kaloriferler yandı. Biz bayram çocukları gibi sevinmeye yeni başlamıştık ki bu takriben on beş gün sürdü ve birden ısımızı kaybetmeye başladık. Ortada çok önemli bir sebep vardı.
Dışarıda güneş çıkmış ve benim canım ev sahibim hacı olduğu için israftan kaçınıyordu. İşin en traji komik yanı ise kiracılardan çıt çıkmıyordu. Ben örgütlenme sevdam ile tüm kiracıları toplayıp bu gidişata dur demenin vakti geldiğini açıklamaya başladım. Hepimiz artık tek yürektik. Sıra ev sahibi ile yapacağımız toplantıdaydı. Gün kararlaştırıp, evlerimize dağıldık. Toplantı günü hepinizin tahmin ettiği gibi, yalnız kovboy olarak kalmıştım. Ben yine de kendi rahatsızlıklarımı dile getirerek konuyu anlattım. Böylece tekrar yanmaya başladı. Bu toplam bir ay sürdü.
Şubat ayı geldiğinde, artık yanmayacağı söylendi. Hepimizden bir aylık kömür parası olarak 1200 YTL istendi. Tüm hesap kitap işlerini üstlenerek tekrar ayaklandım. Ödememiz gereken ücretin sadece 200 YTL olduğunu ortaya çıkardım.
Biz soğukta yaşamayı, ev sahibimde istediği parayı alamayacağını öğrendi. Mangalda kül bırakmayan komşularım ise peşin verdikleri paranın acısı ile kıvranmaya başladılar. Geri alırlar diye düşünüyorsanız, biraz zor. Gelecek kış için kömür yatırımında kullanıldı.
Gelelim yaz sıcaklarında çektiklerime. Üç gündür depo ve güneş enerjisinin suyu akmıyor. Ben arıza dolayısıyla çalışmadığını düşünüp tamirci çağırdım. Bu gün öğrendim ki ev sahibim depo taştığı için bana söylemeden vanaları kapatmış. Dışarıda ki sıcaklık 45 derecenin üstünde ve ben susuzum. Hazır tamircide bulmuşsun yaptır ya da açsın vanaları diyorsanız, o biraz zor. Çatının anahtarı bir tek ev sahibinde var. O da bir haftalığına yazlığa gitmiş.
Şimdi ben çıldırmayım da kim çıldırsın……