MUHABBET OLSUN  

Yazan by: İpek

Yaşamlarımızda o kadar anlamsız şeyler oluyor ki bazen bunlar bizlere normalmiş geliyor. Ancak hangisi normal hangisi değil buna birlikte karar verelim.
Önce bize kabul ettirilmeye çalışılan şu misafir odasını ele alalım. İstesek de istemesek de birçok insan evinde misafirler için böyle bir yer ayırıyor. Hatta onun kapısını hala kilitli tutanlar bile var.
Şimdi anlatacaklarım daha enteresan…
Siz hiç misafir için ayrılan bir tuvalet gördünüz mü? Ya da ben görmekte geç kaldım. Bir arkadaşıma oturmaya gitmiştim. Doğal olarak tuvalete gitmek için yerini sordum. Ev sahibi birden öne atlayarak misafirler için olan tuvaletin diğer tarafta olduğunu söyledi. Aman Allah’ım bu ne lükstü böyle. “Vay be!” dedim… Yerime döndüğümde ev sahibinin açıklaması ile az önceki hayallerim yerle bir oldu. Meğerse mikrop kapmamak adına, ev dışından gelenlere böyle bir uygulama yapıyorlarmış. Yuh yani… Hayatımda duyduğum en berbat açıklamaydı.
Gelelim bir başka konuya; hani şu misafir için ayrılan çatal, kaşık, bıçak takımları var ya, işte onlara… Ben çok merak ediyorum. Hayatınızda kaç defa bunları kullanabilirsiniz? Alınan o süslü tabakları ne zaman kullanıyorsunuz? Misafirden misafire, öyle değil mi?
Hani şu çok beğenip alınan kıyafetlerimiz vardır ya… Özel günler için saklanan… Şimdi bakalım; bir ayda kaç kere özel bir gün veya gece oluyor. Şahsım adına söylersem yılda beşi geçmez. O yüzden de ben böyle özel günler için bir kıyafet almam. Benim için her gün özel…
Evinize misafir gelecektir. Sizi bir telaş sarar, temizliğe başlanır. Pasta börek yapılır. O misafir için ayrılan tabaklar bardaklar, çatal vs. görücüye çıkmaya hazırlanır. Her şey bittiğinde ise sizden geriye kalan sadece yorgun bedendir. Peki ne anladınız bu geceden diye sorsam? Paylaşım sonucunda savaş meydanına dönmüş bir ev ve yorgun bedenler.
Alışverişe gitmek için neden illa birini yanınıza almanız gerekiyor? Ben eğer bir şey alacaksam onu gider alırım. Ama kimseye “Güzel olmuş mu?” diye sormam. Benim beğenmem yeter. Çünkü giyecek olan benim. Hatta orada çalışan satış elemanları bile “Güzel olmuş.” derlerse almada çıkarım. Galiba ben cinsim…
Bir de şu dergilerde sorulan sorular vardır. Kocanız veya sevgiliniz tıraş olunca lavaboyu temiz bırakıyor mu? Diş macununu nerden sıkıyor? Eşyalarını nasıl bırakıyor? Banyo yaparken şarkı söylüyor mu? Buzdolabını neresiyle kapatıyor? Suyu nasıl içiyor? Diye süren bir yığın anlamsız sorular…
Birçok kişi okuyunca “Aaa aynı benim kocam, sevgilim, babam” demeye başlıyor. İyi de “ Aaaa” demenin bir anlamı yok ki, adam zaten normal davranışları yazıyor. Ne yani uzaylıyı bulup bize mi gösterdi? Bu aptalca sorular yetmezmiş gibi birde yoruma geçiyorlar. Eğer böyle yapıyorsa bu adam şöyledir ya da böyledir. İşte tamam, şahtık şahpaz olduk.

Şimdi dönüp kendime bakıyorum. Benim misafirler için ayırdığım özel bir yerim, kaşık, çatal, tabak, vs. de yok. Banyoya girdiğimde diş macunu nereden sıkılmışsa tam tersinden sıkıp daha şekilli olmasını sağlarım. Lavabo pisse temizlemesi toplam iki dakika, dert etmesi ise günlerce sürüyor. Seçim size ait. Buzdolabını isterse poposu ile kapatsın. Ne olacak. Suyu dikerek içiyorsa gelene şişenin dikilmiş olma ihtimalini söyleyiveririrm. İçip içmemek kişiye ait.
Yani bize bazı şeyleri sorun, bazılarını da kabul ettirmeye çalışıyorlar. Benim bu kadar boş şeyleri sorun yapacak kadar kıymetsiz bir beynim ve zamanım yok… “Pes yani İpek, el alem neler yazıyor sen tutmuşsun bunları yazıyorsun.” Diye içinizden geçiren varsa, ben başta söyledim. İşimiz muhabbet olsun…

This entry was posted on 12:40 and is filed under . You can leave a response and follow any responses to this entry through the Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom) .

0 yorum

Yorum Gönder