DÜRÜST DEĞİLİM  

Yazan by: İpek

Bu yazıyı "neden ve niçin?" yazdığımı inanın bilmiyorum. Yazacaklarım çok mu önemli diye düşünüyorum. Kimilerine göre evet kimilerine göre hayır olabilir. Bana göre mi? Şu an bilmiyorum.
Bazen hayatımda dürüst olamıyorum. Bu olay beni, sonrasında çok etkiliyor. Bu aynı yememeniz gereken bir yemeği yiyip sonucunda hazımsızlık çekmek gibi bir şey. “İyi ya üzerine maden suyu içersin, geçer.” Diye düşünüyorsanız, geçmedi. Belki de bunları yazınca bir nebze olsun rahatlayacağım.
Bu gün, daha tanışalı koca bir iki gün olan arkadaşıma bazen dürüst olmadığımı söyledim. O da bana “Kim dürüst ki” diye cevap verdi. Çok garipti. Daha tanışalı iki gün, konuşmaya başlayalı ise yirmi dakika olmuştu. Ben ise itiraflara başlamıştım.
Şimdi itiraf zamanı…
Önce günlük yaşamdan örnekler vermek istiyorum.
1) Arkadaşım saçını boyatmıştı. Bana “Nasıl olmuş?” diye sordu.
Vermem gereken cevap: Bu renk sana gitmemiş. Yani güzel olmamış.
Söylediğim İse: Hmm… Şöyle ışığa doğru dön bakayım. Evet, çok farklı olmuş. Yani güzel.
2) Bir haftadır araştırma yapmam gereken bir konu için “ Hala araştırmadın mı?” sorusuna karşılık
Vermem Gereken Cevap: Hayır. Araştırmadım. Çünkü unuttum.
Söylediğim İse: İnan nasıl yoğundum anlatamam. Unuturmuyum hiç… Akşama elinde bil.
Yalancı, bal gibi unuttun. Sen her zaman her şeyi unutursun. O yüzden buzdolabının rengi bile yapıştırdığın notlardan görünmüyor. Tabiki analatamazsın.
3) Bazen ağlamak için bir bahane ararım. Bulurum da… Sabah olunca densizin biri herkesin ortasında sorar. Sen ağladın mı?
Vermem gereken cevap: Evet canım ağladım. Hem de bağıra bağıra ağladım. Sırf canım istediği için ağladım. Anlayabildin mi?
Söylediğim İse: Çok geç saatlere kadar pc başında kalmaktan gözlerim yoruldu. Herhalde ondandır.
Yalan; istediğim için ağladım desem, bana deli gözü ile bakacağından çekindiğim için söyleyemedim.
4) Evde uzanırsınız. Tam uykuya dalmak üzere iken telefon çalar. Karşıdaki “ Canım uyuyor muydun?” diye sorar.
Vermen Gereken Cevap: Uyuyordum ama, sayende şimdi uyandım.
Söylediğim İse: Yok canım, sadece uzanmıştım. Tembellik yapıyordum.
Yok yaaa… Bal gibi uyuyordum. Ama söyleyemedim.
Bu örnekleri istemediğiniz kadar çoğaltabilirim.Ama çoğaltmak istemiyorum.
Gelelim onpuntodaki maceralara …
Bir çoğumuz kendi ismi ile bile yazmıyor. Sen sanki kendi ismini mi kullanıyorsun? Diye sorarsanız, cevabım hayır olacak. Ama hafifletici sebepler bulabilirim. İsmimin ilk harfi “i” ve iki heceli. Uysa da söyledim, uymasa da. Bende bahane çok. Bu çok mu gerekli derseniz; dürüstlük derim. Bazen okuduğum yazılarda kitabi bir dil kullanılmasına rağmen duygu yoksunluğu görüyorum. “O senin eksiğindir.” Diye düşünüyorsanız, eyvallah derim. Bazen de sırf yazıya kızıp yorum yapmak adına yazılan yazılar görüyorum. Sanki “Al bu da sana kapak olsun.” der gibi. İçimden “Güzel arkadaşım, madem adamın veya kadının yazısına kızıp yorum niteliğinde bir yazı yazmak istedin. Neden o yazıyı uzatmadın. Sırf o gündemde kalmasın, en çok okunan veya en çok yorumlananlara girmesin diye mi?” demek geçiyor. Diyor muyum? Hayır.
Bazen de birbirlerini sürekli takip edip yorum yapanları görüyorum. Bir çoğunu dört aydır izliyorum. Hep aynı yorumlar oluyor. “Yine döktürmüşsün. Ağzına sağlık. Klavyene sağlık. Annene babana selam, Falan filan…” Diye devam ediyor. Bir gün bile “Yazını hissetmedim, içerik çok medyatik, bu yazı senin tarzın değil.” gibi yorumlar okumadım.
İyi, “Sen ne kadar çok bilmişsin böyle. Bundan sonra, sen böyle yorumlar yap, bizde görelim.” diyorsanız; ben bu konuda dürüst olmadığımı yazımın ta başında söyledim.
Şu güzel, şu çirkin diye sınıflandırmak benim haddime düşmez. Burada yazan arkadaşlarımdan herhangi bir üstünlüğüm yok. Aksine eksiğim çok.
Bazen bu tarz yorumlar yapmak istediğimi dile getirdim. Ancak dürüstlüğümün kabalık olarak algılanmasından korktuğum için yorum yapmamakla yetiniyorum.
Peki, bundan sonra sen görürsün. Yazılarına tamamen dürüst olarak yorum yapacağız. Bakalım beğenecek misin? Şeklinde düşünenleriniz olursa; bizim buraların güzel bir sözü vardır.

Başımla birlikte kabulümsünüz…

İtiraf ediyorum. Yazdıklarımın çoğunu yaptım. Ve çoğunu düşündüm. Ama bu yorumları yazmadım. Ben dürüst olamadım.

Şimdi öz eleştiri sırası sizde…

30/06/2007 de yazılmış bir yazı

This entry was posted on 11:36 . You can leave a response and follow any responses to this entry through the Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom) .

0 yorum

Yorum Gönder