Duacı Tuncer Çiftçi’nin maceraları, birkaç gündür Cin Ali serisini bile kıskandıracak nitelikte heyecanlı olmaya başladı. Adam ermiş ama kimse bunu ciddiye almıyor. Her zaman üzülmez miydik bir Super Men’imiz yok diye? İşte size yerli mi yerli, bu vatanın topraklarından çıkmış bir Duamen…
Hanginiz balkona çıkıp da Ay’ı ayağınıza kadar getirip seyahat için kullanabiliyorsunuz? Hemi de balkonunuzdan Ay Seyahate binip Mekke’ye gidebiliyorsunuz? Sorarım size hanginiz? İşte bunları bir tek Duamen’imiz yapabiliyor. Bir insanın geçmişini bilmeden yargılamak ne kadar acı… O ki, uzayın karanlığından vatanımızın bağrına düşmüş bir zuzaylı evladıdır. Ailesi, ufoyla turlarken küçük Duamen’in düştüğünü fark etmemişlerdir bile... Yokluğunu hissettikleri günden beri arama çalışmalarını aksatmadan, Dünya’nın dört bir tarafında evlatlarını bulmayı umut etmişlerdir. Ve o günden sonra da bizim minik zuzaylımız, tek başına acılar içinde “Küçük Emrah” misali yaşamını sürdürmeye başlamış. O da Super Men gibi olağan üstü güçlere sahip olduğundan bu gücünü hayır amaçlı işlerde kullanıp rızkını toplamaya çalışmış.
Rotasını hiç şaşırmadan, devletin belirlediği hız sınırları limitinde seyahatlerini gerçekleştirmiş. Nasıl ki Super Men, güçlü nefesi ile çıkan yangınları, akan suları durduruyorsa bizim Men’imizde nefesi ve dualarıyla hastalıkları iyileştirmiş. Ya da bu niyetle çalışmalarını sürdürmüş. Bunda şaşılacak, tuhaf karşılanacak ne olabilir ki?
Adam uzaylı ve kafasından yeşil ışık bile çıkarabiliyor. “Kıskanma ne olur çalış seninde olur.” diyeceğim ama maalesef ki olmaz. Çünkü bunları yapabilmek için uzaylı ana babadan doğmak gerek. Eleştirilerin bir kısmı da mütevazı bir yaşam sürmediğine yönelik… Adam, Ay’ı bir ıslıkla ayağına getirip uydu turu yapabilirken, kafasından yeşil ışık çıkarıp elektrik tasarrufuna yardımcı olurken mütevazı olmasını nasıl beklersiniz? Bu meziyetler bende olsaydı; bütün Güneş Sistemi’ni ayağıma paspas ederdim. Ah ah! Anam bari uzaylı olsaydı ya…
En çarpıcı yorumlardan biri ise “Saf ve masum milletimizi kandırmış” mış… Zaten bir tek o kandırdı. Bu millet; taşlardan, ağaçlardan medet umup şimdiye kadar hiç pala pırtı bağlamadı. Burada ermiş bir zat yatıyor dendiğinde “hurra, hücum!” nidalarıyla mezar taşını öpücük yağmuruna da tutmadılar. Çocukları olmadığı için hocalara gidip junior üfürükçüler doğurduklarını da zaten hiç mi hiç duymadık.
İslamiyet’i öyle iyi bilip savunuyoruz ki dua etmek için aracıya gerek olmadığının farkında bile değiliz. Gereksiz dini tartışmaların esiri olacağımıza birileri çıkıp da dinimizi doğru dürüst anlatsın. Şekli savunalım derken, milletin bir gram inancını da bu adam gibilerine sermaye yapmayalım. Elini kolunu sallayıp gezinen bu ve buna benzer şarlatanlara da artık ciddi anlamda bir “Dur!” demenin zamanı gelmedi mi?
This entry was posted
on 09:10
and is filed under
Acınası halimiz...
.
You can leave a response
and follow any responses to this entry through the
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
.